12 Aralık 2016 Pazartesi

Hayat Kurtaran Bilgiler : Soğan Kokusundan Hemen Kurtulun

Ağızdaki  Soğan Kokusu Nasıl Giderilir? 

Ağız kokusuna çözüm
Öğlen vakti şöyle güzel bir ziyafet çekelim dediniz. Kendinize bol kebaplı lahmacınlu bir sipariş verdiniz. Salatalar, mezeler soğanlar havalarda uçuştu. Güzel yemek üstüne bir de künefe gömdünüz. Çok  mutlusunuz. 

Ofise döndünüz. Birden telefon geldi. Patron geliyor bir şeyleri denetleyecekmiş. Eyvah!! Olamaz Ağzınız zehir gibi soğan sarımsak kokuyor. Birazdan patron ve müşteriler gelecek ve belki de sıcak havda ter kokusu ile karışık soğan kokusu herkesi tiksindirecek. 

Diş fırçalamak ağızdaki soğan kokusunu gidermek için ilk uygulamanız gereken işlem

En kötüsü patronunuza ya da şefinize kötü görüneceksiniz. Hakkınızda ne terbiyesiz, seviyesiz, düşüncesiz insan diye düşünecekler. Belki de o kadar insan içinde ağınızdaki soğan sarımsak kokusundan dolayı azar işiteceksiniz. Küçük düşeceksiniz. Hemen korkuyla çekmecedeki naneli diş macununa sarıldınız. Derinlemesine bir diş fırçalama işlemi. Siz fırçayı vurdukça adeta dişleriniz isyan ediyor. Bir kez yetmez deyip iki defa fırçalıyorsunuz. 

Naneli sakız da soğan kokusunu bastırır
Ofise tekrar dönüyorsunuz ve ilk konuştuğunuz stajyer kız: "İyyyk leş gibi soğan kokuyorsunuz" diye feryadı basıyor. Naayır nolamaz. Hala soğan kokusu devam ediyor. Belki o gün aklınızda bunu yemek yoktu ama arkadaşınıza uydunuz yediniz soğanı sarımsağı şimdi etekleriniz tutuştu. Hala geçmiyor soğan kokusu. En keskin naneli sakızı alıp çiğnemeye başlıyorsunuz.

Ama o yediğiniz soğan o kadar keskin ve acı ki tüm paketi çiğneseniz de bu kokudan kurtulamazsınız. Ne yapmak lazım? Az kaldı patron gelecek ve hızlı bir çözüm bulmalı.Arkadaşını öğle yemeğindeki salatadan kalma maydonozları getiriyor çiğniyorsunuz aceleyle ama yetmiyor imdaaaat biri beni kurtarsın naapmam lazım?? 



Sorun şu ki siz soğan yediniz yani kokunun kaynağı içinizde. Bu sebepten yüzeysel gizleme çabaları başarısız oluyor. Ya içinden çıkaracaksınız o kadar güzel yemeği ki bunu tavsiye etmiyorum ya da içeri o kokuyu bastıracak başka bir şey göndereceksiniz.

Minik bir kutu süt sizi ağızdaki soğan kokusundan kurtarabilir
İşte tam da bu noktada tüm beyazlığı temizliği ve saflığıyla çocukluğunuzdan kalma eski bir dost imdadınıza yetişiyor. Bir bardak süt. Evet yanlış duymadınız bir bardak süt. Soğanlı sarımsaklı bir yemeğin üstüne dişlerinizi fırçalayıp ağzınızı iyice çalkaladıktan sonra Bir bardak sütü ağzınızı çalkalayak içerseniz ağız kokusundan kurtulursunuz. Hem de hemen. Anında!. Sonrasında bir tane naneli sakız çiğneyip esansı da dengeledim mi artık patronla ve onun o çok saygıdeğer müşterileriyle görüşmeye hazırsınız. Unutmayın soğan kokusu terle vücudunuza da çıkar.  Bu yüzden kolonya ile elinizi yüzünüzü boynunuzu bir güzel silin ve varsa bir deodorant ya da hafif bir parfüm sıkın.




Tebrikler artık hazırsınız. Bir sonraki hayat kurtaran bilgide görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın

26 Kasım 2016 Cumartesi

Yaşlanmaya Çözüm Bulunacak

Sürekli Genç Kalmak Aslında İmkansız Değil


Yaşlanıyoruz. Her geçen günle birlikte vücudumuz biraz daha yaşlanıyor ve zayıflıyor. Gelişme dönemini bitiren her birey için bu kaçınılmaz bir durum. Yaşadığımız hayat, geçen hayat bizim elimizden gençliğimizi ve sağlığımızı yavaş yavaş alıyor. Geri dönüşü olmayan tekyönlü bir dönüşüm bu. Zaman geçiyor ve yeni gelen nesil yanında siz biraz daha ihtiyar biraz daha eskimiş yıpranmış görünüyorsunuz. O tazelik ve dinçlik gidiyor siz fark etmeden.

Gençleşmek


Peki hiç mi şansımız yok. Bu dönüşümü durduramaz mıyız? Aslına bakarsanız ölümden başka her şeyin çaresi vardır hayatta ama arama gerek. Bir takım ilaçlar ve kontollü/bilnçli bir yaşam tarzı ile yaşlanmanın az da olsa önüne geçilebilir. Ancak sonuç kaçınılmazdır. Yaşlanmak ttcrübe kazanmak her ne kadar iyi bir şey olsa da vücudun güzünü kaybetmesi ve zamanla başkalarına muhtaç hale gelmek bir insan için en kötü durumlardan biri. Bunu daha yakından görmek isterseniz eğer bir huzur evine gidin ve geleceğinize gözlerinizle şimdiden tanık olun.

Genelden tıbbın icat ettiği çözümler yaşlanmayı yavaşlatma üzerine ama aslına bakarsanız sorunu çözebilmek için daha derine inmek gerek. Gözler ve beyin hariç tüm hücreler belirli aralıklarla yenilernir insan vüvudunda. Yani her sene aşağı yukarı yeni br insan olursunuz. Ama sorun bu yeni insanın eskisine göre daha yaşlı olması. Biriken yıllar da yaşlanmayı beraberinde getiriyor. Sonuç olarak hücreler yeni olsalar da yaşlı bir insan hücresi oluyorlar. 

Hücreler yeni ise gençlik nerede?

Sorun hücre yenilenmesi sırasında oluşuyor. Vücudumuzdaki yenilenen her hücre bu işlemi eski hücreyi baz alarak yapar. Sonuçta eski hücreden olur yenilenme. Ancak bu durumda oluşan hücreler yıpranmış bir hücrenin oluşturduğu hücreler olduğundan orijinal hücrenin gençlik haline benzemekten çok daha farklı bir biçime bürünür. Zaman içinde bu farklılık artar ve yaşlanma etkisini gösterir.

Bu sürecin oluşumunda en büyük pay hücredeki DNA ve RNA moleküllerinde. Sanki onlar bir araya gelip biyaolojik bir saat oluşturuyorlar. Bölünme esnasında her ne kadar DNA'nın tam bir koyası oluşturulsa da RNA ile birlikte oluşturdukları sistem sanki amanı sayıyor. Sanki bir önceki hücrenin zaman bilgisi bir saonraki hücrelere de aktarılıyor. Sonuç olarak yaşlanma gerçekleşiyor.

Çözüm Nanoteknoloji mi?

Nano teknooji metrenin milyarda biri boyutunda yapılan çalışmalardan oluşmış bir bir uygulama teknolojisi. Kullandığımız elektronik cihazlardan kendi kendine temizlenen yüzeylere, kir tutmayan kumaşlara kadar pek çok alanda mükemmel çözümler sunan bir teknoloji. Yeni bir teknolıjik çığır ve insanoğlunun yeni umudu. Daha güzel bir geleceğie açılan bir kapı adeta. Belki ilerde nanoteknolojik gelişmeler sonucunda hücre yenilenmesinde meydana gelen hatalar, kanser hastalığı ve vücudun yaşlanması gibi pekçok problemin cevabı bu yeni teknolojiyle birlikte gelecek. Artık yaşlanmayacağız. Kimse elden ayaktan düşmeyecek. Belki bu dönüşümü tersine de çevirme imkanımız olacak. Yaşlı insanlar bir tedavi ile gençliklerine kavuşacaklar. Kimbirli belk bir gün bunu da göreceğiz

1 Kasım 2016 Salı

Mutlu Bir Hayal

Mutlu Bir Hayal

Plaza Camı
Plaza camından dış taraftan bakıldığında gri mavi bir camın ardında masa başında sıkılgan ve donuk bir ifadeyle çalışan birisin. En azından camı şu an silmekte olan adam seni dışarıdan böyle görüyor.

Kasım Ayı hava güneşli olsa da soğuk.

Sessiz bir ortamda klavye tıkırtısı ve arada çalan telefon sesinden
başka hiçbir şey yok. Bunalıyorsun. Aynı gün içinde senden bir milyon kat daha fazla para kazanacak bir adamın servetini katlamak için yollar düşünüyorsun. Bitirilmesi gereken işler ensende


Biraz rahatlamaya mı ihtiyacın var? Belki bunları okumak sana iyi gelir.


Hayal et:
Masada oturmuyorsun yerde uzanıyorsun. Uzandığın yer ılık ve yumuşak. Ama arkanda hissettiğin şey yatak değil

Tane tane pütürlü bir şey. Evet kuma uzanmışsın. Kendine ve etrafa bakınıyorsun.Her yer kum. Üstünde iş elbisen yok. Sadece ince kısa bir şeyler giymişsin. Kafanı yukarı kaldırıyorsun. Gökyüzü masmavi. minik bulutlar yavaş yavaş süzülüyor mavi sonsuzlukta.



Birden o bulutları taşıyan ılık meltemi hissediyorsun üzerinde. Esen rüzgar kumlanmış ayak parmaklarının arasından bacaklarını sıyırarak giysilerinin içine işliyor. Ilık ve taze meltem vücudunu sarıyor.

Hafiften ürperiyorsun. Sıcak hava ile birlikte bu ürperti çok hoşuna gidiyor.

Esen meltem burnuna taze yosun ve tuz kokusu ile karışık bilindik bir koku getiriyor. Evet denizin kokusu bu. Karşıya, önüne baktığında masmavi bir denizin kıyıya vuran dalgacıklarla beyaza boyanmış sahilini görüyorsun. Dalgaların sesi çınlıyor kulaklarında.

Denizin üstünde kocaman albatroslar çığlık çığılığa pike yapıyorlar. Ama sesleri seni rahatsız etmiyor. Huzur dolu sıcak bir ortamdasın
Sahil Kenarı

Kalkıp yürüyorsun yumuşak kumun üstünde. İncecik kum taneleri her adım attığında ayak parmaklarının arasına giriyor.

Yürürken ayaklarına masaj yapıyor. Sağ ayağını kaldırıp altına bakıyorsun. Ayakkabından dolayı topuğunda biriken kalınlaşmış deri katmanları artık yoklar.

Kumada yürümek hepsini alıp götürmüş. Ayakların yenilenmiş. Tüm vücudun yenilenmiş. Denizde yüzmekten ve kumlarda koşuşturmaktan kasların iyice gerilmiş. Kendini daha diri hissediyorsun. Daha rahat ve derinden nefes alıyorsun.

Deniz kenarında, sahilde kumlar üzerinde yürüyerek palmiye ağaçlarının arasına giriyorsun. Gölgede iki ağaç arasında hamak kurulmuş içinde yumuşak ince bir minder var.

Hamağa uzanıp hafiften sallanarak palmiye dallarından sızan gün ışığını, mavi gökyüzünü ve beyaz bulutları izliyorsun.

Kulağında dalgaların sesi. Bir ayağın hamaktan dışarı sarkmış. Meltem şimdi altından esiyor. Derin ve huzurlu bir uykuya dalıyorsun

Artık mutlusun...

Neler hissettiniz? Lütfen yorum yapın.

5 Eylül 2016 Pazartesi

Şeker Hastalığı Nedir?

Diyabet Şeker Hastalığı Nedir?


Bu dünyadaki diğer tüm canlılar gibi biz insanlar da hayatlarını sürdürebilmek içn enerjiye ihtiyaç duyarız. Bu enerjiyi hepimizin malumu yediğmiz yiyeceklerden karşılarız. aldığımız besinler vücudumuzda sindirim sistemi tarafından glukoz adı verilen bir şeker türüne dönüştürülür. Bu şeker türü kan ile tüm hücrelerimize ulaştırılır. Hücrelerimizin besinlerden faydalanabilmesi için bu şarttır. Yani yaşamak içn glükoza ihtiyaç duyarız.

Ancak sadece glükoz şekerinin kanda bulunması yeterli olmuyor. Kandaki glukozun hücrelere taşınabilmesi pankreasın ürettiği insülin adı verilen bir hormonun sayesinde gerçekleşebilmektedir.

Eğer kanınızda yeterli miktarda insülin hormonu bulunmuyorsa yani pankreasınız olması gerektiği kadar insülin üretemiyorsa kanınızdaki şeker oranı yükselir ve bu yükselen şeker size zarar vermeye başlar.

Kanda dengelenemeyen şeker miktarı ve yeterli üretilemeyen insülin hormonu Şeker Hastalığı diye bilinen Diyabet hastalığının sebebidir.

Şeker Ölçme Cihazı

Şeker Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

  • Sürekli olarak susamak ve çok miktarda su içmeye başlamak.
  • Sık sık idrara(küçük abdest) çıkmak.
  • Sürekli yorgunluk ve zayıflama-kilo kaybetme.
  • Kesiklerin ve yaraların geç iyileşmeye başlaması.
  • Sık sık enfeksiyonlara yakalanmaya başlamak.
  • Görme bozuklukları.
  • Cildinizde kuruma ve kaşıntılar.
  • Karıncalanma ve his kaybı

6 Mart 2016 Pazar

Yogayla Gençliğe Yeniden Kavuşun

Bu yazıyı bir pazar öğleden sonrası yaklaşık bir saatlik yoga(daha doğrusu yoka) çalışmasını yaptıktan sonra yazıyorum. Bir saattir egzersizler yapmama rağmen en ufak bir yorgunluk bile hissetmiyorum. Zindeyim, kaslarım hem gergin ve diri hem de bir saat öncesine nazaran çok daha esnek. Bir saat önce 35 yaşında bezgin yorgun, tüm haftanın yükü hala sırtında duran pili bitmiş bir insanken; şimdi kendimi en az beş yaş gençleşmiş zinde sağlıklı ve enerjik hissediyorum. Her yoga yapışımda aynı mutluluk ve sağlık hissi kaplıyor bedenimi. Sanki kaybettiğim gençlik bana geri verilmiş gibi. Nefes alışım daha derin ve rahat. Hayattan daha çok zevk alıyorum. Hareket etmek bir şeyler yapmak bana daha kolay geliyor. Anlayışım görüşüm de açıldı sanki. Dünyayı daha berrak görüyorum.


Aslına bakarsanız her tip spor programını denemişimdir şimdiye kadar. Body building, boks, aerobik, yüksek tempolu egzersizler(HIIT) koşu yürüyüş vs hepsi... Ama hiçbiri yoga kadar etkili ve rahatlatıcı olmadı. Her ne kadar kilo verdirmese de bana hissettirdi gençlik ve tazelik duygusu yoga yapmak için harcadığım bir saate değiyor.


Yoga yapmanın pekçok faydasını gördüm.
Kaslarım daha esnek ve zinde ; ayrıca bedenime hiç olmadığım kadar hakimim.
Eklemlerim daha rahat hareket ediyor daha atik ve esnek hareket edebiliyorum.
Yorgunluk hissetmiyorum enerjim tüm gün boyu yetiyor. Aslında yoga egzersizlerinin temel faydası da bu. Tüm gün boyunca eklemlerinizde biriken enerjiyi vücudunuza eşit olarak dağıtıyor ve enerji dengenizin kurulmasını sağlıyor. Kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. Zihinsel açıdan da performansınız artıyor. Gereksiz kötü düşüncelerden arınıyorsunuz zihniniz rahatlıyor. Yoga yaparak daha genç zinde ve mutlu oluyorsunuz. Şahsi kanaatim bu yönde. Yoganın çok faydasını gördüm ve herkese tavsiye ediyorum

1 Ocak 2016 Cuma

Rüyada Yankesici Görmek Tabiri

Rüyamda Bir Yankesici Tarafından Soyuluyordum.


Rüyasında yankesici tarfından parasının ya da değerli bir eşyasının çalındığını gören bir kimsenin, günlük yaşamında sıkca tekrarladığı hatalı davranışlar vardır. bu yankesici rüyaları uyarı mahiyetindedir ve yankesici rüyasını gören kişiler mutlaka hayatlarına bir çeki düzen vermelidirler. Eğer böyle bir rüya gördüyseniz, bir yere oturun ve yaptığınız işleri düşünün. Hal ve hareketlerinize dikkat edin.Hatalı bir davranışınız varsa bundan vazgeçin.

Rüya Görmek
Rüyalar insan aklının bir parçasıdır. Gündüzün yaşadığımız olayların gölgesi düşer çoğunlukla rüyalarımıza. Bilincimiz açıkken tamamlayamadığımız şeyler birikir ve uyku başlayıp da bilicimiz devre dışı kaldığı zaman  bu sefer birikmiş olan ya da gün boyu arkaplana attığımız, unuttuğumuz, Unutmak istediğimiz her şey, her konu, her olay beyin tarafından tekrar işlenir ve bunun bir etkisi olarak rüyalar görürüz. bu sebepten rüyada gördüğümüz şeylerin anlamlarını öğrendikten sonra bu anlamların, önceden yaşadığımız olaylarla ilgisini mutlaka araştırmalıyız. Çünkü rüyada gördüklerimiz geçmişte yaşadığımız olayların bilinçaltına atılmış ve farkedemediğimiz ayrıntılarının bir sonucudur. Unutmayın rüya ile amel olunmaz. Ancak rüya tabirinden çıkardığınız anlam ile geçmişte yaşadığınız olaylar arasındaki bağlantıyı kurabilirseniz, geleceğe ışık tutabilirsiniz.

Rüyada Dağ Keçisi Görmek

Rüyada Dağ Keçisi Görmek Yorumu


Rüyada Dağ Keçisi Görmek
Rüyada görünen dağ keçisinin manası :
Rüyadaki dağ keçisi kişilik sahibi olmaktan uzak, şahsiyetsiz ve ahlaksız birine işaret eder. Gece uyurken rüyasında Dağ Keçisinin etinden yediğini gören bir kişi devletten bir haber alır. dağ keçisi bu şekilde tabir olunur